Aile içinde kardeş çatışması ya da kardeş kıskançlığı deneyimlemeyenler var mıdır? Elbette ki hayır. En çok yaşanan senaryo şudur: Üç ve beş yaşlarındaki iki kardeş oyuncaklar için çekişir. Ebeveynleri küçük çocuğu “kaç yaşına geldin, artık paylaş” diye uyarırlar. Büyük çocuk daha sonra küçük çocuğa vurur. Ebeveynler ise; “vurma… kardeşin küçük, onu sevmelisin” ya da “o senden küçük sürekli kardeşini hırpalıyorsun” diye söylenirler. Böylece çocuklar arasında rekabet ve kaynakların paylaşımı konusunda kıskançlık geliştirecek bir zemin hazırlarlar. Oysa asıl istenilen kardeş rekabeti değil kardeş uyumudur.
Çocuklar gelişim aşamalarından geçerlerken bir aşamada paylaşmaktan neredeyse aciz kalırlar. Bir sonraki aşamada ise nihayet paylaşma becerisini geliştirirler. Gelişimsel terimlerle bu aşamalar paralel oyun ve işbirlikçi oyun olarak tanımlanır.
Paralel Oyun Nedir?
Paralel oyun en çok iki ila üç yaşındaki çocuklarda görülür. Bu oyunun temel özelliği, diğer çocuklarla birlikte olsa bile çocuğun tek başına oynama eğiliminde olmasıdır. Örneğin; iki ila üç yaşındaki bir çocuğa bir top verin, kendi başlarına mutlu bir şekilde yuvarlayacaklar. Ancak muhtemelen başka bir çocukla ileri geri yuvarlamaktan zevk alamayacaklardır.
İşbirlikçi Oyun Nedir?
İşbirlikçi oyun dört yaş civarında başlar ve genellikle beş yaşındaki çocukta iyi gelişmiştir. Bu çocuklara bir top verin, onu kendi aralarında mutlu bir şekilde yuvarlayabilirler, sırayla kullanabilirler. Bu nedenle yaşları birbirine yakın olan okul öncesi kardeşler kendilerini çatışma içinde bulabilirler. Küçük olan çocuk oyun oynarken paylaşmakta zorlanırken, yaşı büyük olan üzülebilir. Mesele sevgi ya da rekabet değil, her çocuğun farklı bir gelişim düzeyinde oluşudur. Sorunu kardeş rekabeti bağlamına yerleştirmek, yalnızca var olmaması gereken bir sorun yaratır.
Çözüm, büyük çocuğa, küçük olanın henüz paylaşmayı öğrenmediğini açıklamaktır. Büyük çocuk paylaşmayı öğrendiği için ve paylaşma becerisi öğrenilene kadar kardeşine sabrettiği için övülebilir. Büyük kardeşin sorunu gelişimsel terimlerle ifade etmesine yardımcı olmak beslemiş olabileceği kötü duyguların salınmasına yardımcı olur. Ayrıca, nasıl paylaşılacağını öğretmeye veya rol model olmaya yardımcı olması için kardeşleriyle oyuncaklarını paylaşmaya teşvik edilebilir. Böylece ebeveynler, kardeş rekabeti geliştirmek yerine işbirliği ve anlayışı teşvik ederek, empati ve şefkatin de gelişmesine yardımcı olurlar.
Küçük çocuğa gelince, ebeveynleri tarafından oyuncakları paylaşması ve sırayla alması için teşvik edilebilir. Bunun için ilk önce sıra alma becerisini geliştirici aktivite ve oyunları ailece oynamak gerekebilir. Küçük çocuğun yaşına bağlı olarak, ebeveynin oyuncağı alıp daha büyük çocuğa vermesi gerekebilir. Bu eylemi büyük çocuğun değil, ebeveynin yapması önemlidir. Ebeveyn, karar vermek için meşru yetkiye sahipken, büyük çocuğun yoktur. Ayrıca, oyuncağı küçüğünden alırken, ebeveyn çocuğa “Paylaşma zamanı… Sıra kardeşinde” demelidir. Böylece, oyuncağı oynama veya kullanma kararı ebeveynindir. Küçük çocuğun büyük çocuğa karşı koyabileceği bir şey değildir.
Her iki çocuk da büyüyüp geliştikçe işbirlikçi oyunu başaracaklardır. Ebeveyn, büyük çocukta empati ve işbirliğini teşvik etmiş olacağından, artık her ikisi de ebeveyn müdahalesi olmadan kendi aralarında iyi paylaşımlar yapabilecekler, çocukların ilişkisi bozulmadan kalacaktır.
Paylaşmayı öğrenmek sadece yeni arkadaşlar edinmelerine yardımcı olmakla kalmaz, aynı zamanda adaleti, uzlaşmayı ve işbirliğini öğrenmelerine de yardımcı olur. Paylaşmayı öğrenmek, ihtiyaçlarını, isteklerini ve duygularını nasıl ifade edeceklerini öğrenerek iletişim becerilerinin gelişimini de destekler.