Çocuklarda Korkular ve Oyun Terapisi

Çocuklarda Korkular ve Oyun Terapisi-Korkular çocukluğun bir parçasıdır. Yaşa özel ve çoğunlukla geçicidir. Büyümeye başladıkça, korkuları çevrede var olan şeylerden daha az somut olan şeylere kayar. Bir bebek gürültüye veya bir yabancıya karşı tepki gösterirken, daha büyük bir çocuk canavarlar, kötü insanlar, periler gibi hayali düşüncelere, olaylara veya objelere karşı korku geliştirebilir. Yaşa bağlı olan bu korkular sıklıkla geçici ve kısa sürelidir. Zamanla çocuğun deneyimleri, bilişsel gelişimi ve gelişen kaynakları belli korkuların üstesinden gelmesine yardımcı olur.

Yabancılardan veya karanlıktan korkma

Yabancılardan veya karanlıktan korkma gibi yaygın ve yaşa özel olanlar, çocuk büyüdükçe azalabilir. Bu tür korkular tedavi gerektirmez. Ancak çocuğun korkusu yaşına uygun olsa bile aşırı fazla, uzun süredir devam ediyor, ve çocuğun işlevlerine engel oluyorsa klinik olarak önemli olabilir. Örneğin yabancılardan korkan çocuk yakın ailesi dışında kimse ile etkileşime geçemiyorsa, okula gidememesine, öğretmenleri ile ve diğer öğrencilerle etkileşim içinde olamamasına neden oluyorsa, mutlaka psikolojik destek gereken bir vakadır.

Çocuğun yaşına uygun olarak klinik görüşme ve gözlem değerlendirmesi gerekir. Daha küçük çocuklar için değerlendirme gözlem yoluyla ve oyun esnasındaki etkileşimi ile yapılır. Oyun çocuğun korkuları hakkında çok kıymetli bilgiler verir. Örneğin bir vakada, tuvaletini kaçıran küçük çocuk elindeki oyuncak ayıyı tekrar tekrar tuvalete düşürüyordu ve sifonu çekiyordu. Tuvalet korkusunu doğrudan söyleyemese de oyun ile ortaya çıkartıyordu. Aile, çocuğun bu korkusunu fark etmediği için terapiste de belirtmemişlerdi. Terapist oyunu gözlemledikçe çocuğun korkusu ortaya çıktı ve tedavi edildi.

Çocukların duygu ve düşüncelerini, ihtiyaç ve beklentilerini, yaşadıkları problemleri ifade etmelerinin, zihinsel ve fiziksel becerilerini sergilemelerinin en doğal ve kolay yolu oyundur. Oyun ve sanatsal faaliyetler onların iç dünyalarına, yaşadıkları problemleri algılama biçimlerine, kendilerini ve ailelerindeki önemli ilişkileri nasıl gördüklerine dair bir metafordur. Dolayısı ile çocuklarla çalışan terapistlerin mutlaka oyun terapisi eğitimi almış olması ve çalışma ortamlarında oyun odası olması gerekir. Çünkü çocukların kendilerini gerçekleştirebildikleri tek yer oyun ve oyun alanlarıdır.

Bahar Erden

Uzman Psikolog/Evlilik ve Aile Terapisti