İntihar Neden Bir Tercihtir?

İntihar, kişinin kendi yaşamına son verme girişimi ya da eylemidir. Bu bir “tek nedenli” davranış değildir; genellikle psikolojik, biyolojik, sosyal ve çevresel birçok etkenin birleşimiyle ortaya çıkar. İntihar niyeti, bir kişinin ölmeye ne kadar kararlı olduğudur. Ölmeye kararlı bir kişinin yüksek derecede intihar niyetine sahip olduğu kabul edilir. Bunun aksine, ölme isteği konusunda kararsız olan bir kişi daha düşük intihar niyetine sahip olarak kabul edilir.

İntihar, ölmekten çok acıdan kaçmakla ilgilidir. İntihar düşüncelerini sık sık dile getiren kişiler, ihtiyaçlarını nasıl ifade edeceklerini bilmedikleri, durumlarını nasıl değiştireceklerini bulamadıkları veya ilişkilerini nasıl iyileştireceklerini veya düzelteceklerini bilmedikleri için genellikle bir çıkış yolu göremezler.

İntiharın ölümcüllüğü dediğimizde kişinin ölmek için kullandığı veya kullanmayı planladığı yöntemin tehlikeliliğinden bahsederiz. Ölümcüllük her zaman olmasa da genellikle kararlılıkla bağlantılıdır. İntihara meyilli bir kişiyi değerlendirirken her iki faktörü de göz önünde bulundurmak gerekir.

İnsanlar neden intihar ederler?

En yaygın nedenler:

  • Yoğun çaresizlik ve umutsuzluk duygusu, intihar düşüncesinin en önemli belirleyicisidir.
  • İntihar eden yetişkinlerin %90’ının teşhis edilebilir bir psikolojik rahatsızlığı vardır. En yaygın ve yüksek risk, majör depresyondur.
  • Her türlü uzun süreli alkol ve madde bağımlılığı, şizofren, borderline (sınırda kişilik bozukluğu), bipolar bozukluk veya kronik ağrı durumu da yüksek risk oluşturmaktadır.
  • İntihara meyilli kişilerin çoğu, sınırda kişilik bozukluğuna sahiptir. Dengesiz, düzensiz ruh hallerine, fırtınalı ilişkilere ve kendine zarar verici davranışlara eğilimlidirler.
  • Travmalar (çocuklukta yaşanan istismar, şiddet, kayıplar).
  • Maddi sıkıntılar, iş kaybı.
  • İlişki sorunları (ayrılık, boşanma, reddedilme).
  • Gönül yarası ve bununla baş edememek.
  • Bazen amaçsızlık.
  • Yalnızlık, sosyal destek eksikliği.
  • Suçluluk veya utanç duyguları.
  • Bir tarikat liderine itaat etmek.
  • Biyolojik faktörler (ailede intihar öyküsü, genetik).
  • Kişilik.
  • Acı veren ölümcül bir hastalığa yakalanma sebebiyle sonunu hızlandırma isteği de intiharları gerçekleştirme nedenleri arasındadır.
  • Bir hipoteze göre, serotoninle ilgili genleri içeren genetik bir kırılganlık vardır. Bu kırılganlık belirli kişilik özellikleriyle ilişkilidir ve bunlar da yaşam olaylarıyla etkileşime girerek kişinin intihara teşebbüs etme riskini artırır.
  • Genetik kırılganlığın alkol tüketimi ile birleşmesi, bireyleri intihar etme konusunda daha büyük risk altına sokabilir.
  • Bozulmuş karar verme becerileri de bireyi intihara yatkın hale getirebilir. Araştırmacılar, bu tür eksikliklerin nöropsikolojik temeli olabileceğine, muhtemelen beynin karmaşık seçimler yapmakla ilgili bölümlerindeki değişmiş serotonin yollarını yansıttığına inanmaktadır.

İntihar kayıtları tam olarak doğru değildir çünkü bazı insanlar intiharlarını kaza süsü vererek gizlemektedir. Birçok doktor şüpheye düştüğünde intihar dışında bir ölüm nedeni kaydetmektedir.

Edwin Shneidman, kişinin kendi canına kıyma eylemini kişilerarası iletişim girişimi olarak görmektedir. İntihar girişiminde bulunan kişilerin, hayal kırıklığına uğramış psikolojik ihtiyaçlarını önemli kişilere iletmeye çalıştıklarını söyler.

Bir görüşe göre, daha önceki bir intihar deneyimi bireyi intiharla ilgili düşünce ve davranışlara karşı duyarlı hale getirir ve bunlar daha sonra kişinin zihninde daha erişilebilir ve aktif hale gelir.

İntihar riskinde cinsiyet ve yaş aralığı

Araştırma sonuçları, 15-29 yaş aralığındaki gençlerin, 45-60 yaş aralığındaki orta yaşlı erkeklerin, yalnızlık ve hastalık çeken yaşlıların daha çok intihar eğilimi olduğunu göstermektedir. Kültürler arasında daha fazla erkek intihar ederek ölmektedir. Kadınlar daha fazla girişimde bulunsa da, bu girişimleri erkekler kadar sık sonuçlandırmazlar. Kısacası erkekler intiharda daha “başarılı” olurken kadınlar ise daha çok girişimde bulunurlar.

İntihara teşebbüs eden pek çok kişi, özellikle de kadınlar, muhtemelen gerçekten ölmek niyetinde olmadan yardım istemektedir. Ne yazık ki bazıları ölmekte, bazıları da sakat kalmaktadır. Kadınların intihar girişimlerinin daha yüksek olmasından yola çıkarak depresyon rakamlarının da kadınlar için daha yüksek olduğunu görebiliriz. Erkekler silah, kendini asma gibi yöntemler kullanırken, kadınlar ise genellikle ilaç içerek girişimde bulunurlar, çünkü kurtarılmayı isterler. İntihar edenlerin zeka oranı daha düşük bulunmuştur. Topluma yabancılaşmış kişilerde de sıkça görülür.

İntihar Tahmin Edilebilir mi?

Tam olarak kimin intihar edeceğini önceden bilmek çok zordur. Ancak risk belirtileri vardır. İntihar düşüncesi olan kişilerde boyun eğmiş durağanlık ve sevilen eşyaları elden çıkarma şeklinde görülen veda niteliğinde davranışlar vardır. Genellikle düşüncelerinde hayatın yaşamaya değmeyeceği hakimdir. Niyetleri, planları, yapacaklarını söyledikleri şeye eriştikleri anlamına gelir.

İntiharın güvenilir bir modeli yoktur. Bazı insanlar çok önceden uyarı sinyalleri verir, ancak çoğu vermez ve bazıları intiharı düşündüklerini kesin bir dille reddeder.

Bir çalışma, intihar girişiminde bulunan kişilerin yarısından fazlasının bu kararı girişimden sonraki 24 saat içinde dürtüsel olarak verdiğini ortaya koymuştur. Bununla birlikte, nasıl intihar edeceğine dair bir planı olduğunu itiraf eden herkes ciddi risk altındadır. İntihar düşüncesi olan kişi de sık sık ölümü ya da intiharı dile getirmek, “yaşamak istemiyorum” gibi ifadeler, aşırı içe kapanma ya da ani öfke patlamaları, uyku, iştah, endişe düzeyinde büyük değişiklikler de görülebilir.

İntihar, akıl ile değil, kalp ile verilen bir karardır. Büyük, ağır, zor ve sert duygulardan kaynaklanır. Zorluk yaşayan kişiler genellikle şöyle şeyler söyler: “Şu anki hayatımı yaşamak istemiyorum.”, “Her şeyin farklı olmasını istiyorum.” ,“İlişkimi geri istiyorum.”, “İlişkimi bitirmek istiyorum.”, “İşimi geri istiyorum”, “Hiç sevilmedim.”

Bir kişinin hayatının bir veya birkaç alanında zorluk yaşadığını duyuyor, görüyor, hissediyor veya öğreniyorsak, bu kişiye “İntihar etmeyi düşünüyor musun?” diye sormak için çok uygun bir zamandır.

Dikkat edilmesi gereken dört temel alan:

  • Onlar için farklı görünen davranışlar nelerdir?
  • Fiziksel görünüşlerinde neler oluyor?
  • Hangi kelimeleri ve ifadeleri kullanıyorlar?
  • Hangi duyguları dışa vuruyorlar?

İntihar Edeceğini Düşündüğümüz Bir Kişi Varsa Ne Yapmalıyız?

“Böyle şeyler şakaya gelmez” diye düşünerek mutlaka ciddiye almak, kişiyi yalnız bırakmayarak mümkünse yanında kalmak, eleştirmeden, yargılamadan, akıl vermeden konuşmak gerekir. Örneğin; “Senin için buradayım. Yanında olacağım ve bir uzman desteği almak için birlikte harekete geçeceğiz” diyerek yalnız olmadığını hissettirmek ve göstermek önemlidir. Tüm bunlar olurken aile üyelerini haberdar etmek ve acil tehlike durumlarında derhal 112’yi arayarak en yakın acil servise gitmelisiniz.

İntihar hakkında açıkça konuşmak, kişinin hissedebileceği damgalanmayı azaltmaya yardımcı olur. İntihar düşünceleri geçici değildir, kolayca ortadan kalkmaz. Birisi intihar hakkında konuşuyorsa, bu düşünceleri giderek daha sık ve yoğun hale gelmiştir. Bunu kabul etmek önemlidir. Şu anda bu konuyu konuşup destek arıyor olsalar da, bu duyguların bir süre daha devam edebileceğini vurgulamak gerekir.

İntihar müdahalesi, kişinin ölmek isteme nedenlerine ciddiyetle dikkat ettikten sonra, yaşamak için nedenlerini araştırmayı da içermelidir. Bu, kişinin bir uzmandan destek alma motivasyonunu arttırabilir.

İntiharı önlemek için yaptığımız çalışma kolay değildir ve bir kişinin güvende kalmasını garanti edemeyiz. Güvenliğe, sağlığa ve dayanıklılığa odaklanmak en iyi yaklaşımdır. Kişilerin yapmaması gerekenlere odaklanmanın ötesine geçin. Yapabileceklerini ve yaptıklarını vurgulayın.

İntihar Nasıl Önlenebilir?

İntiharı önlemenin en iyi yollarından biri dayanıklılığı geliştirmeye yardımcı olmaktır. Dayanıklılık, bir bireyin hem iç hem de dış kaynaklarına dayanarak zorlukların üstesinden gelme yeteneğidir.  Kişinin doğuştan sahip olduğu bir özellik değil, geliştirilebilen bir özelliktir. Dayanıklı bireyler genellikle güçlü iletişim, problem ve çatışma çözme becerilerine sahiptir. Bu beceriden yoksun olan çoğu birey, fırsat verilirse bunları öğrenme potansiyeline sahiptir.

Kişinin çalışkan olması, meraklı olması, yetenekleri, motivasyonu, güçlü yanları, başarıları, inançları, içsel kaynaklara örnektir. Evcil hayvanı, sosyal çevresi, ebeveynleri, arkadaşları, kardeşleri, hobileri, işi de dışsal kaynaklara örnekler olarak sayılabilir.

Dayanıklılık, uyumlu bakım verenler, sağlıklı ve bağlı ilişkiler gibi çevresel etkilerle gelişen öğrenilmiş bir davranıştır. Haliyle, destek sistemini ve güvensiz ilişkilerini onarmak, takılıp kaldıkları alanları ele almak, duygularını yönetme stratejilerini öğrenmek, becerilerini, başarı alanlarını keşfetmek, amaç ve hedefler bulmaya çalışmak, bir çıkış yolu olduğuna inanmalarına yardımcı olmak için uzman desteği elzemdir.

Bahar Erden

Uzman Psikolog (Çift-Aile-Çocuk ve Ergen)